DİLİMİZİN ZENGİNLİKLERİ PROJESİ

PROJE KAPSAMINDA 4.SINIFLARIN KATILIMI İLE DEDE KORKUT HİKAYESİ YAZMA YARIŞMASINA DAHİL OLDUK.OKUL PROJE YÜRÜTME KOMİSYONU DAHİLİNDE İL GENELİNDE SEÇİMLERE GÖNDERİLMEK ÜZERE HİKAYEMİZ GÖNDERİLDİ.BU KAPSAMDA OKUL 1.Sİ OLAN ÖĞRENCİMİZİ TEBRİK EDİYORUZ.BEYAZ KUĞU RUMUZU İLE YARIŞMAYA DAHİL OLAN DOĞA GÖĞMAN 'A BAŞARILAR DİLERİZ..


BEYAZ KUĞU

BİR KAHRAMANLIK DESTANI

 

  Bir varmış bir yokmuş diye başlar her destanlar ama bu farklı bir destan. Bu destan Üç gözler köyünde geçmektedir. Köyümüzde yaşayan, derdimize derman olan, çevre köylerde dahi şifası ile tanınır. Doğanın gücüyle yaptığı şifalı panzehirler ile nam salmış bir Doğa Hatun’umuz vardır.

   Günlerden bir gün; Alatepe obasından gelen kişiler, obalarında bulunan veba yüzünden şifa aramak için Üç gözler Köyünde Doğa Harun’u görmeye geldiler. Doğa Hatun’un ormandaki otlar ve bitkilerden hazırladığı şifalı kürün veba hastalığına iyi geldiği duyulmuştu. Hazırlamış olduğu bu kürü Alatepe obasından gelenlere vererek obadaki hastalığa derman oldu. Zaman içinde bütün obaların beyleri Doğa Hatun’dan obalarına gelmesini istedi.

    Doğa hatun bunu kabul etmeyip, bütün obaların güçlerini birleştirip yeni bir beylik kurma fikrini öne sürmüştür. Doğa Hatun’un bir beylik kurma istemesinin nedeni ise;

    Şifalı otların ve bitkilerin Üç gözler’ in ardında yaşayan korkunç devin mağarasının olmasıdır.

Tek bir obanın bu dev ile başa çıkması imkânsızdır. Kurulan bu beylik ile en yetenekli savaşçılar olan “Doğanbey” ve “Okan Han” bütün herkesi dev ile savaşa hazırlamıştır.

   Doğa Hatun elinde kalan son şifalı bitkiler ile devin mağarasına girecek askerlere bütün gücünü kullanarak görünmezlik iksirini hazırlamıştır.

   Bu güne kadar kimsenin devin mağarasına dahi yanaşacakmış olması çoğu askeri korkutuyordu.

Ama bütün beylik Doğa Hatun’un hazırlamış olduğu sihirli iksire güveniyordu.

   Mağaraya ilk önce girip keşifte bulunması için Okan Han görevli olmuştu. Mağarada devin yaşadığı yerin büyüklüğünü, nasıl savaşacaklarını planlayıp en doğru planı hazırlayacaktı.

Mağaraya gizlice girecekleri için zayıf ve hızlı hareket edebilen bir kişiyi seçtiler. O da “ Deniz Hatun’dur.

   Okan Han:

-Deniz Hatun bu görev senin için biraz tehlikeli fakat senin çevik ve hızlı hareketlerinle bu görevin üstesinden geleceksin.

   Deniz Hatun:

-Bu savaştan alnımın akıyla çıkacağım, o şifalı otlar için elimden geleni yapacağım.

   Deniz Hatun, Doğa Hatun’un kullanmış olduğu şifalı otların neler olduğunu bildiği için içerideki keşifte doğru noktaları bulmakta yardımcı olacaktı.

   Gün doğmadan yola çıkan Okan Han ve Deniz Hatun atlara binerek günler süren yolculuğun ardından o büyük ve kasvetli mağaraya ulaştılar.

   Etrafında ot bile olmayan mağaranın içerisine baktıklarında ise; gün ışığı ve yemyeşil bir doğal güzellik, akan dereler cıvıl cıvıl kuşlar gördüler.

   Ama nasıl gireceklerini bilmiyorlardı çünkü mağara girişinde derin uykuda olan üç gözlü korkunç devi gördüler. Birbirlerine baktılar ve başka giriş aramak için keşfe çıktılar.

 Bir süre sonra başka bir giriş bulamadıkları için yine o aynı mağara girişine geldiler. Deniz Hatun yanlarına aldıkları ipleri hatırladı. İpler ile karşıya geçebileceklerini hatırladı. Bu fikri Okan Han’a söylediğinde ise az bir ihtimal şansımız olduğunu düşünüyorum.” diye söyledi. Deniz Hatun ve Okan han halatları karşıya attığında Deniz Hatun kayaya, Okan Han ise bir ağaca tutturdu. İlk önce görünmezlik iksirini üzerlerine döküp halatı kullanarak hızlı bir şekilde karşıya geçmeleri gerekiyordu. Çünkü görünmezlik iksirinin süresi vardı. İkisinde üç gözlü devin üstünden karşı tarafa ulaştı. Karşı tarafa vardıklarında bir sorunla karşılaştılar. O sorun ise devin birçok yavrusu vardı. Saydıklarında toplam 99 yavru olduğunu fark ettiler. Her birinin elinde birbirinden benzersiz birçok sihirli ot gördüler. Ama hangisinin aradıkları sihirli ot olduğunu bilmiyorlardı. Deniz Hatun, Doğa Hatun’un söylediklerini hatırladı. Sihirli otun üstünde sarı benekler vardı. Ama o otu tutan yavru dev ise en arkadaydı. Doğa Hatun’un hazırladığı son kalan iksiri Deniz Hatun’un üstüne döktüler. Bu sayede Deniz Hatun hızlı ve çevik hareketleriyle bütün yavru devlerin arasından geçerek sihirli otu aldı. Yine aynı yolu takip ederek mağaradan çıktılar. Beyliğe kadar uzun süren bir yolculuğun ardından, beyliğe vardılar. Beylikte herkes onları şenlik havasında karşıladı.

Bu şenlikte onları cesaretleri ve köyleri adına kahramanlık göstergesi yaptıkları için onur madalyası verdiler. Bu olay yıllarca nesilden nesile dillere destan bir şekilde anlatıldı..



Yazdır

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin



  Beğen | 1  kişi beğendi